Masumiyet Müzesi – ORHAN PAMUK
Dili: Türkçe
Yayınevi: Yapı Kredi Yayınları
Sayfa Sayısı : 465
İlk Baskı Yılı : 2013
Dil : Türkçe
Arka Kapak:

Yorum:
”Hayatımın en mutlu anıymış, bilmiyordum.” gibi anlam yüklü bir cümle ile başlıyor kitap. Kitabın ilk cümlesi olmasına rağmen okuru geçmişiyle baş başa bırakıyor. Böyle etkileyici bir girişten sonra ister istemez okumak için daha da heveslendiğinizi fark ediyorsunuz. Kitap yoksul bir kız olan Füsun ile zengin bir iş adamı olan Kemal’in arasındaki aşkı konu alıyor. Nobel ödüllü yazarımız tutkulu, saplantlı ve bir o kadar da acımasız olan bu aşkı muhteşem betimlemeleriyle o kadar güzel anlatıyor ki ana karakterlerle bütünleşiyorsunuz. Ana karakterlerden biri olan Kemal’in saplantılı aşkı, sevdiği kadın olan Füsun’un hayatındaki eşyaları çalıp biriktirmesiyle farklı bir boyut kazanıyor. Biriktirilen tüm eşyaların kafamı kurcalamasıyla birlikte yazarımızın bu eşyalar üzerinden İstanbul’da bir müze açmasını kitabın ortalarında öğrendim ve çok heyecanlandım. Çünkü etkilendiğim bu hayat hikayesine somut olarak tanık olabilecek ve gözlemyebilecektim. Bu fırsatı verdiği için Orhan Pamuk’a müteşekkirim. Diğer bir yandan bu aşkın yaşandığı 1970 ve 1980’lerin siyasi havasını soluyor ve bu dönemdeki toplumun ”cinsellik” ve ”ahlak” konularına olan bakış açısına da tanık oluyorsunuz.
Kitap genel olarak sürükleyici ve etkileyici. Kitaptan keyif almamı Orhan Pamuk’un betimlemelerine borçlu olduğumu söyleyebilirim. Bundan dolayı yazarın diğer kitaplarını okumama teşvik edici bir kitap oldu. Herkese tavsiye ederim. İyi okumalar…
Alıntılar:
“Kendi kendine eşya toplayan, bunları bir köşede biriktiren her takıntılı kişinin arkasında bir kalp kırıklığı, derin bir dert, açıklanması zor bir ruhsal yara olduğu anlamına geliyordu bu soru. Benim derdim neydi?”
”Duygusal olma, makul ol!”
“Füsun’un fotoğrafını aşkla öptü ve ceketinin göğüs cebine dikkatle yerleştirdi. Sonra bana zaferle gülümsedi. “Herkes bilsin, çok mutlu bir hayat yaşadım.”
“Bana yalan söylediğinden eminim,” dedi Füsun. “Bana olan saygın çabuk tükendi. Bana yalan söylemeni isterdim aslında… Çünkü insan ancak kaybetmekten çok korktuğu bir şey için yalan söyler.”
”İçimde tekrarlanan “niye geldin?” sorusu, “iyi ki geldin!” şeklini almıştı hemen.”
“Çok mutluydum o
”Ne mutlu okumuş olana, Ne mutlu bize.”
– Mert Fatih TURANLI